İşte “o” Pazartesi geldi çattı. Hani
hayatımızdan bir saat çalınan Pazartesi var ya, işte ondan bahsediyorum,
bugünden... Şimdi bir yandan şahane bulduğum bir uygulama bu, yaz mevsiminin
müjdecisi, sabah kalkıyoruz hava aydınlık, akşam işten dönüyoruz hava
aydınlık. Oh ne ala memleket! Yani yarın, öbür gün ve saatler tekrar geri
alınana kadar olan günler için keyfim gıcır, ama ya bugün?! Her seferinde
gözümden uyku akar, karnım yanlış saatte acıkır, enerjim normalden erken biter,
eziyet ki ne eziyet... Sanki jetlag’den kıvranıyorum, bir nevi “kışlag”
herhalde bu, bütün mevsimin yorgunluğu bir güne mi toplanıyor nedir?
Yaz deyince bünyem halen saçmalıyor, sanki okullar kapanacak da bütün yaz denizde,
bahçede geçecek gibi bir beklenti oluşuyor serde yaz yaklaştıkça. Ofis hiç kapanmıyor ama tabii, haftasonları
kaçabilirsek çok güzel. Ama şöyle sereserpe yatıp, ayın kaçıydı, hatta yahu hangi aydayız?!
şeklinde şaşırmalar bitti çoktan. Öğlen
uykusunun ve yaz tatilinin benden alınmasına halen alışamamış bir bünyeyim ben,
bir gün gelecek ve alışabilecek miyim ondan da pek emin değilim doğrusu. Ah be şu bir saat nelere kadirmiş, durduk
yere neler depreşti içimde...